Ankara'da uzun senelerdir çalışmakta olduğum çok sevdiğim "Mikrobeta" beni Almanya'ya eğitime göndermişti. Hazır yurtdışına çıkacakken ve senelerdir adam gibi tatil yapmadığımı keşfetmişken bunun kaçırılmayacak bir fırsat olduğunu anlayarak sevgili patronuma beni iki hafta unutmasını söyledim. İlk haftayı Almanya'daki eğitimde, ikinci haftayı da Floransa ve Venedik'te geçirecektim. Benim gibi sanat aşığı bir sanat tarihi mezunu zatın bu fırsatı kaçırması yazık olurdu. Ben de üniversiteden bir eski dostum Banu'nun yanına İtalya'ya gittim böylece.
Döner dönmez de deli gibi "Bu işi nasıl yapabilirim?"e bakmaya başladım. Öğrenmeliydim, hem de hemen.. Doğal olarak İstanbul'da tek de olsa bir kurs buldum. İnanamıyordum, ne yapacak ne edecek bu kursa gidecektim. Nitekim gittim. Haftasonları Ankara'dan İstanbul'a gidip geldim haftalarca. Cumartesi pazar günü Candan'ın başına çöküp belki de hayatında ilk defa hızlandırılmış maske kursu vermeye mecbur ettim onu :)

Kısacası Cumartesi-Pazar günleri sabah 9 ya da 10'dan akşama kadar her gün yaklaşık dört saat çalışıp deli gibi boyun ağrılarıyla Ankara'ya geri dönerken yine de çok mutluydum. Şimdi ise artık İstanbul'a yerleşmiş daha da mutlu bir kadınım...
Fotoğraflar bir venedik maskesinin yapılış aşamalarının bir kısmını gösteriyor. Yapması kadar bakması da keyif verdi bana her zaman. Umarım siz de keyif alırsınız..